Gelecek nesillere karşı sorumluluk taşıdıklarını aktaran Ali Çetin, Antalya'nın kaderine terk edildiğini ileri sürdü. Çetin, "Yönetim, hizmetlerin kendiliğinden olacağını zannediyor. Çalışmaya hiç niyeti olmayan çocuk misali sadece seyrediyor. Ortada gözle görülür sadece 3'üncü etap raylı sistem projesi var. İyi ki o projeyi hazır bırakmışız ki Antalyalılar yine Türel başkan sayesinde bir çalışmayı yakından izliyor" diye konuştu.

'ANTALYA'DAKİLER SIRADAKİLERİN KİMLER OLDUĞUNU MERAK EDİYOR'

Ali Çetin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Belediyeden ilçelere sürgün bile demek istemiyorum, ama görevlendirmeler son sürat devam ediyor. Bunlarla ilgili sorumluluk sahibi insanlar, ulu orta sosyal medyada hesaplaşma yarışına giriyor. Bütün bunlar tüm Antalyalıların gözleri önünde yapılıyor ve Antalyalılar sıradakilerin neler, kimler olduğunu merak ediyor. Böyle Tatar Ramazan, Ramiz Dayı figürleri gibi hareket etmek isteyen başka mecralara yönelsin. Böyle belediye yönetilmez. Böyle idarecilik olmaz. Böyle dertlere de merhem olunmaz. Artık vatandaşa söz verdiği sorumluluğu ve gereğini yerine getirsin. Asli işiniz ve göreviniz olan hizmet üretmeye, Antalya gibi dünyanın göz bebeği olan bir büyükşehri yönettiğinizi farkına varın. Çekişmelerinizi bir kenara bırakın, bütün enerjinizi hizmet üretmeye yöneltin. Neredeyse 2 yıl gibi bir süre bitmek üzere. Artık ne yapmak, nelerle uğraşmak istediğinize emin olun ve bir karar verin. Antalya hizmet bekliyor."

Son Göç Romanıyla Antalya, Isparta ve Konya bölgesi yaylalarında konar-göçer hayvancılık yapan Yörüklerin öyküsünü yazan Şair-Yazar Muhammet Güzel, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği Yörük-Türkmen Festivali’ni eleştirdi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği Yörük-Türkmen Festivali için geri sayım başladı. 6-8 Mayıs tarihlerinde Aksu ilçesindeki At Çayırı Mevkii’nde gerçekleşecek olan festivale bir eleştiri de Şair-Yazar Muhammet Güzel’den geldi.

Antalya Cumhuriyet Meydanı’ndan Karaalioğlu Parkı’na kadar Yörük Göçü canlandırması ile başlayacağı açıklanan festivale ilişkin çeşitli Yörük dernekleri de eleştiri bulunmuştu. Protokol ve halk için ayrı ayrı Yörük yağlığı temin edilmesi, VİP ve halk otoparkı ve tribünü gibi uygulamalar eleştiri konusu olmuştu.

YÖRÜK KÜLTÜRÜ ŞEKİL DEĞİŞTİREN KÜLTÜR DEĞİLDİR

Festivale yönelik eleştirilerini dile getirenlerden arasında bulunan Son Göç romanının da yazarı olan Yörük kökenli Şair-Yazar Muhammet Güzel, “Bugün ne yaşıyorsak yarının tarihi o olacaktır” görüşünü dile getirerek hazırlıkları süren etkinlikle ilgili şunları söyledi:

“Ne diyeyim de ağlıyayım? Öncesi bilinmeyen zamanlardan beri dağlara, ovalara, yaylalara, sahillere sığmayan hayatların renk verdiği Yörük kültürü, töresi, özgürlük tutkusu; Sit alanlarına dozer sokmakla övünen siyasetçiler eliyle naylon poşete sokulmuş. Her tarihi yapıya, kendi inançlarına, törelerine uygun öyküler giydirerek, onlara bir kutsallık yükleyerek yüzlerce yıl korumuş Yörüklerin karşısına çıkıp övüne, sevine o yapıların üstünde nasıl dozer gezdirdiklerini anlatan insanlar gördüm. Bir ben mi Yörüğüm? Varsın herkes kendini, geçmişini nasıl görüyorsa; geleceğini nasıl görmek istiyorsa öyle davransın! Ben gördüğüm, bildiğim Yörüklüğümden şaşmayacağım. Yörük kültürü, öyle her devire her beğeni ve algı akımına göre şekil değiştiren bir kültür değildir. Yani Yörüklüğümde bir model değişikliği yapmayacağım.

‘SİT ALANI’NI DOZERLE DÜZLEMEK

Hangi tarihçinin söylediğini şu anda anımsayamamaktan utanıyorum. Cristopher Coudvell söylemişti diye kalmış aklımda: Tarih gözlerimizin içine bakmaktır, diyor. Dün yaşanan ne varsa bugünün tarihidir. Bugün ne yaşıyorsak yarının tarihi o olacaktır. Ben yarın, çocuklarımın, torunlarımın beni nasıl görmesini istediğim konusunda kararımı vermiş bulunuyorum. Beni, kıl kara çadırda doğup büyümüş bir Honamlı Yörüğü olarak bilsinler yeter. Naylondan çatılmış mülteci barınağında değil. Yani, yarın kim nasıl görünmek istiyorsa öyle yaşasın. Kızgınlığım, küskünlüğüme sayılmasın! Ben Yörüklüğü Anamdan-Atamdan, elimden-obamdan öğrendiğim gibi, bildiğim gibi yaşayıp öylece anlatmaya devam edeceğim. Bu arada aklıma geldi. Ya hamaset sihirbazları, Yörükleri uzay araçlarında deve çekerken gösteren diziler çekseydi ne olacaktı? Belediyenin edeceği masraf umurumda bile değil de. En azından ‘sit Alanı’nı dozerle düzlemek zorunda kalmazlardı da tarih kurtulurdu.”